ERCİYES’İN CAZİBESİ!
( Bekir DEMİRAĞ – Gazeteci / Amatör Dağcı)
Kaynak: www.kayserigezi.net
Kayseri’nin hemen yanı başında yükselen ve asırlardır bu şehrin yaşam kaynağı ve sembolü konumundaki Erciyes Dağı ( 3.917 mt.) yerli dağcı ve doğa severlerin yanında yabancıları da adeta büyülüyor.
Bu “yakışıklı “ dağa şu ana kadar tamı tamına 70 kez zirve tırmanışı yapan biri olarak hemen her milletten dağcı ile Erciyes’e çıktım. Alman, Fransız, Çek, Bulgar, İngiliz, hatta Avustralyalılarla Erciyes’in yollarına düştüm.
Hangisiyle konuştuysam, ilk sözü “ Erciyes bir harika “. Yine geleceğim…” oldu.
Bugün sizlere Alman dağcı dostum Wilfried Schobel (kısa adı Wili) ile Erciyes’e yaptığımız tırmanışın hikayesini aktaracağım :
Arkadaşım dağcı Wilfried Schobel Almanya’da bir gıda şirketinde çalışıyor. Türkiye’ye turist olarak geldiğinde Kahpadokya’yı da ziyaret eder. O çevreden Erciyes Dağı’nın muhteşem zirvelerini görür. Kaldığı otelin yetkililerine “ Bu dağa nasıl çıkabilirim ? Lütfen bana bir yol gösterin…” der.
Sonuçta Kayseri’deki turizm acentasına telefon edilir. Beni tanıyan bir dost devreye girer ve “ Bu Alman’ı Erciyes’e çıkartsa çıkartsa gazeteci Bekir Demirağ çıkartır. Hem Almanca biliyor olması da bir avantaj” deyince beni bulurlar.
Aradıklarında “olumlu” cevap verdim.
Wilfried ile Havaalanı yolu üzerindeki turizm acentasında buluştuk, tanıştık.
Zaten hazırlıklıydık ve arabaya atladığımız gibi Erciyes –Tekir Yaylası’ndaki Gençlik Spor İl Müdürlüğü’ne ait Kayak Merkezi’nin yolunu tuttuk.
Gece yarısına kadar orada kalıp değerli spor dostları Veysel Değirmenci ile Zafer Demiryürek’e konuk olduk. Uzun uzun sohbet ettik.
Sonra sırtımıza çantalarımızı vurup Çobanini mevkiine doğru yola çıktık. Sabaha karşı saat 03.00 sıralarında da kanal boyunu takip ederek Şeytanderesi sol kulvarından ve Hörgüçkaya yanından ilerleyerek saat 09.30’da Erciyes’in doğu zirvesine ulaştık.
Zorlu bir tırmanış oldu. Çünkü, mevsim gereği yukarıdan çok sayıda taş ve küçük kaya parçaları düşüyordu…
Erciyes Dağı’nın zirvesinde inanın dört mevsimi bir günde yaşadık !
Çobanini’nden hareket ettiğimizde gökyüzü hayli berrak ve açıktı. Elimizi uzatsak yakalayacağımız kadar yakın yıldızlar bize yol gösterircesine sanki göz kırpıyorlardı. Bizi yukarıda önce bir sis yağmuru karşıladı. Ardından kar yağışı… Oraya kadar çıkıp da batıdaki büyük zirvenin hemen altındaki M.Ö. yıllara ait mağarayı görmemek olmazdı tabii ki ?
Wilfried Schobel dostumuz ile zirvede uzun süre kaldık ve dinlendik. Tabii bu arada bol bol fotoğraf çektik. Makineyi otomatiğe alıp birlikte çekindik. Çevreye göz attığında hayranlığını gizlemedi ve Almanca “ Vielen Danke mein Freund. Es ist Wunderbar !.” yani “ Çok teşekkür ederim arkadaşım. Burası bir harika !.“ dedi.
Zirvede bulunan deftere bir şeyler karalayıp inişe geçtik.Onu farklı bir kulvardan nerede ise 40 dakikada aşağıya indirdim. İnerken bana “ Oooo… Diese Weg Deutsche Bundesbahn” yani “Burası aynen Alman Demiryolları gibi “ diyor ve gülümsüyordu.
Alman dostum Wilfried Schobel’i tekrar havaalanı yolu üzerindeki turizm acentasına getirdiğimde herkesin keyfi yerindeydi. Başta da Wili dostumuza beni tavsiye eden İbrahim Aksu’nun (!)
Güzel bir tırmanış olmuştu tabii ki… Biz onunla bir anlamda “kader ve yol arkadaşlığı” yapmıştık . Wilfried tırmanış sonrasında ülkesine gitti. Ama halen dostluğumuz devam ediyor.Beni Almanya’ya davet etti ancak bir fırsatını bulup gidemedim.
O buraya tekrar gelmek için can atıyor ve eminim ki Erciyes’in cazibesine dayanamayıp gelecek?