Rahim iç duvarı kalınlaşması olarak bilinen endometriyal hiperplazi, rahim iç zar yapısını oluşturan endometriyum tabakasının normalden fazla kalınlaşması ile ortaya çıkan bir rahatsızlıktır. Genellikle 35 yaş ve üzerindeki kadınları etkileyen bu durum, düzensiz, uzun
süren âdet kanamaları ve eskiye kıyasla âdet kanaması miktarındaki artış şeklinde kendini göstermektedir.
Ailede jinekolojik kanser öyküsü bulunması, diyabet, obezite ve polikistik over sendromu gibi hastalıklar, uzun süre östrojen tedavisi görmüş olmak ve özellikle menopoz öncesi dönemde bulunmak endometriyal hiperplazi açısından risk oluşturmaktadır. Jinekolojik
muayene ve ultrason muayenesi sonrası rahimde kalınlaşma tespit edildiği durumlarda, biyopsi veya küretaj işlemi ile endometriyum hücrelerinden örnek alınarak anormal durum net olarak ortaya konulmaktadır. Risk taşıdığı halde jinekolojik kontrollerine gitmeyen veya
adet düzensizlikleri yaşamasına rağmen muayene olmayıp ihmal eden, tedavisi geciken veya hiperplazi tespit edildiği halde tedavi alınmaması durumlarında hücrelerdeki atipinin derecesine göre %1 ila 29 oranında kanser gelişebilmektedir.
Tedavi planlanması hastanın yaşı, çocuk isteği ve hücrelerde atipinin varlığı göz önünde bulundurularak kişiye özgü yapılmaktadır. Atipik hücrelerin görülmediği, genç veya çocuk isteği olan kadınlarda öncelikle medikal tedavi tercih edilmektedir. Ağız yoluyla
alınabilecek ilaçlar olmakla birlikte, hormon içeren rahim içi araçlar da tedavide kullanılmaktadır. Ailede kanser öyküsü olan, çocuk isteği bulunmayan, medikal tedaviye yanıt alınamayan ve biyopsi sonucunda atipik hücrelerin görüldüğü daha riskli hastalarda ise
rahim tamamen alınarak hem tedavi sağlanmakta hem de kansere ilerleme riski ortadan kaldırılmaktadır.