X
TR EN
Osman Karakebeli

Osman Karakebeli

DEĞİŞİMİN ESERİ YA DA DEĞİŞİMİN ESİRLERİ

Dünya çapında birçok değişimlerin olduğunu bilirken, öğrenirken ve yaşarken bu değişimin nasıl bir eser bıraktığını da soruyor muyuz kendimize. Geçmişteki değişim unsurlarının adap-ı muaşeretine pek de uyumlu olmayan bir değişimin olduğunu da fark edebiliyor muyuz?
Değişim ve gelişim unsurları yan yana anılırken ve bir değişim ile gelişimin varlığını inkar edemezken bu durumun farklı coğrafyalara göre bir oranlaması olduğunu bilerek insanlığa faydasının da bir oranlamasının olduğunu biliyoruz değil mi? Son yüzyıllarda bütün değişim, gelişim ve yeniliklerin sonuçlarından bütün bir insanlık olarak çok memnun kalıyor muyuz? Bütün kayıplara rağmen… Bütün zararlara rağmen… Bütün acılara rağmen… Yaşlı ve yorgun olarak düşündüğümüz dünyayı ve doğayı olumsuz yönde etkilememize rağmen… Çeşitli hastalıkların son yüzyıllarda artış göstermesine rağmen… Dijital sihir makineleri ve uyuşturucularına rağmen övünüyor muyuz insanlık olarak yaptığımız eser ile.Gözlerde korkunun belirtisine rastlanan yaşama telaşındaki insanların varlığına rağmen mutlu muyuz değişim ve gelişimin varlığı için. Körpecik yürekler ile birlikte yaşlı gözlerin şahit olduklarına ne kadar insan şahit. Cümleler çaresiz ve kelimeler kifayetsiz kalıyor değil mi değişimin eserini anlatmaya. İnsanlık olgusunu bir kişi olarak düşündüğümüzde bu kişi değişimin eserine bakınca hayal kırıklığına uğramış olabilir mi? Kendini kaybettiğini düşünebilir mi insanlık. Ücralardaki naaşlara baktıkça ütopyaların başarısını görebiliyor muyuz? Meçhul zürriyetler ve çaresiz müdafaa girişimleri ile namahreme saygısız insanların yaptıklarıyla övünüyor muyuz? Hayran kalan insan sayımız ne kadar bunları yapanlara.
Gaflet, dalalet ve hatta ihanet içerisindeki insan sayısını hesap edebiliyor muyuz kar zarar hesabı içerisindeyken. Şimdi uzaklarda değil mi istikbal. Övünüyorlar mı bembeyaz saraylarda keyif sürenler yaptıkları eserler ile. Yokluktakilerin hayalindeki varlıkları harcayarak yaptıkları dijital görseller ile insanların aklını alırken aynı zamanda hayran kitlesini de arttırıyorlar değil mi sonradan uyananlar. Eskiden taht büyüsüne kapılırken insanlar yerini şimdi koltuğa bıraktı değil mi? Var oluşundan beri insandaki gaflet olgusu yerine göre iktidar olurken son yüzyıllarda daha fazla etkisini göstermedi mi? Geçmişteki mimari yapılar neden daha çok ilgimizi çekiyor günümüzdekine göre. Geçmişe hasret mi kalıyoruz yoksa. Nasipsizlerin de sayısı artıyor değil mi yeryüzünde “ bırakın yapsınlar, bırakın etsinler” icadını çıkaranlar sayesinde. İnsanlığın hiç de yabancısı değilken “kan ve ateş” değişimin eserlerini yapanlarda bu durumu ustalıkla planlıyor değil mi? Bir hayal uğruna bazılarının canları da boşa gitmiyor mu başka hayalleri olanların güdümünde. Bebek kanı dökenlerin yolu doğru yol mu gerçekten. Nasıl inanıyorlar bu gerçekliğe ve nasıl taraftar topluyorlar. İnsanlık namına yapılması gerekenler nedir bu durumda. Masum canların bedeli nedir adalete göre. Anlatmakta zorluk çekmiyor muyuz vicdanın olmadığı bir yüreğin varlığını.

Yazarın Diğer Yazıları