İnsan, toplum, dünya ve dünyayı aşan her türlü unsur hakkında bilgi yolculuğuna çıkarken mukayeseyi yanımıza aldığımızda birçok türden varlıklar içerisinde bir sistemin ve o sistem içerisinde bir dengenin varlığını keşfetmiş olabiliriz. Örnek vermek gerekirse yıldızlar ve güneş sisteminde, dünya içindeki ekolojik sistemde, en küçüğünden insan vücudunda bir sistem ve dengenin varlığını birçoğumuz keşfetmiş veya öğrenmiştir.
O halde dengenin anlamını ve mantığını sorguladığımızda var oluş, düzen, uyum ve bir saat mekanizmasını aklımıza getirdiğimizde tıkır tıkır işleyen bir sistemin varlığı için dengenin ne kadar önemli olduğunu anlayabiliriz. Devlet ve devletlerin bir araya geldiği uluslararası örgütlenmelerde de bir dengenin varlığını bu konuda ilgilenenler de daha iyi bilir. Bir insanın duygu, düşünce, karakter ve davranışında da aşırıya kaçan her türlü durumun bir dengeyi aşma örneği olup sonuçlarının da olumsuz bir durum olduğunu yaşam tecrübesiyle birçoğumuz öğreniyor. İş hayatında, toplumsal yaşamın her türlü öğesinde, İnsan ilişkilerinde ve aile de kuralların, sistemin ve dengelerin varlığını da gözlemlerken birçok konuda süreklilik ve aşırılıkların dengeleri bozduğunu ve bozulan dengelerin sonuçlarının da olumsuz yönde etkilenme olduğunu birçogumuz öğrenmiş veya keşfetmiştir. Geçmişte de bu durumla ilgili söylenen bir sözün de " her şeyin aşırısı zarardır" olduğunu bilmekle birlikte bu durumla ilgili güzel bir tespit olduğunu da anlıyoruz.
Yönetim ve toplumun iç içe olduğu bir etkileşim ortamı ve ayrıca toplumsal her türlü ortam içindeki etkileşim ortamında zincirleme hâlindeki sorunsallıkların sebeplerine odaklandığımızda da bozulan dengelerin varlığını keşfedebiliriz. Bozulan dengelerin varlığı ile ilgili iki söz " sınırı aşma" ve "aşırılık" anahtar görevi görürken sorunları çözme ve dengeleri sağlamak için de çözümün anahtarı diyebiliriz bu iki söz için.
Bir parça-bütün ilişkisi içerisinde yaşamımızı ve yaşamları etkileyen denge unsuru hakkında örnek vererek bu konuya açıklık getirmek gerekirse bir insanın bir topluluk içerisinde herkesi rahatsız edecek aşırı bir davranış sergilemesi… Bağırması… öfkesini aşırı bir şekilde dışa vurması… Bazı insanlara aşırı derecede fiziksel bir etkide bulunması o topluluk içerisindeki insanları olumsuz etkilediğini söyleyebiliriz. Bir de kişisel olarak düşündüğümüzde her an her şeyin başımıza gelebileceği bir yaşamda aşırı mutlu olmanın… Aşırı üzüntülü olmanın… Aşırı öfkeli olmanın bir sonucu olduğunu da söyleyebiliriz. Hatta misafir olduğumuz yaşamda hayata aşırı derecede bağlanmanın da insanı olumsuz etkilediğini de söylerken bu duruma da örnek verebiliriz. Mesela insan mutluluk ve haz duygusunu sınırsız bir şekilde beslemeye çalışırken tam anlamıyla besleyemediği zaman kendisini olumsuz etkilemesi güzel bir örnek değil mi? Bu konuda az ile yetinmeyi bilmek sözü de aklımıza gelebilir.
Toplumda aşırıya kaçan ve dengeleri aşan bireyselleşme, maddiyatçılık ve dünyevilik, egoistlik ve narsistliğin aileden yönetime kadar varlığını düşünüp sonuçlarına odaklandığımızda da büyük bir çoğunluğun birçok konuda olumsuz etkilenmesi diyebiliriz. Bu konunun çözümü ile ilgili ipuçlarını verirken bir önceki yazılarımda belirttiğim unsurları tekrar hatırlatıp yönetim ve toplum olarak ayrım yapmanın bilgi sahibi olma bakımından faydalı olabileceğini düşünüyorum. Yönetim açısından çözüm konusunda anahtar kelimeler farkındalık, ciddiyetli girişim, kurallara koşulsuz bağlılık, disiplin ve denetim, sorumluluk, caydırıcılık gibi örnekleri çoğaltılabilecek kelimeler. Toplumsal açıdan da çözüm için etik, ahlak, erdem, uyum, anlayış, empati kurma gibi konularda bilinç ve bu bilince dayalı davranış önemli olabilir. Bu durumun oluşması için iç disiplin ve uyum konusunda aile ve kişisel alıştırmanın önemli bir etken olduğunu düşünebiliriz.