Geçmişe bakınca anlıyoruz ki ihtiyaçları ve sorumluluğu olan insanların toplum haline geldikten sonra artık kişisel değil toplumsal ihtiyaçları ortaya çıkıyor. Bu ihtiyaçların sonucu olarak bir mecburiyet olarak toplumsal ihtiyaçları karşılamak için ortak ve anlaşmaya varılarak bir düşünce başlangıçları ortaya çıkıyor. Mesela lider, yönetim, devlet, siyaset gibi eskiye uzanan olgular bunun bir sonucu.
Bir lider, devlet ve yönetim kadrosu oluştuktan sonra yönetim olarak da siyaset bir mecburiyet haline geliyor. Burada da bir düşünce başlangıcı ortaya çıkıyor.
Düşüncelerde başlıyor kültür, düşüncelerde başlıyor uygarlık, düşüncelerde başlıyor gelişim. Ama unutulmaması gerekir ki düşüncelerle bir yola çıkılıyor ki o yol iyilik, doğruluk, adalet, fayda gibi birçok unsurun var olduğu bir yol. Bu unsurların muhatabı insan. Dünya'daki her bir olgunun hizmetine verildiği insan. Merkezde olan insan hizmete muhatap olan insan.
Dil ve Kültür gibi birçok yönden ortaklıkları ve bağları olan insanlar için de millet tanımını uygun görüyorum. Devletin varlığını da millet için, milletin iyiliği, faydası ve ihtiyaçları için olduğunu düşünerek bir hizmet olgusunu burada ön plana çıkarmak isterim.
Türk milleti için de Devlet olgusuna geçmişten günümüze her millette olmadığı kadar bir kutsallık yükleniyor. Millet, devlete birçok yönden anlam yüklüyor. Bu konuya da milletin bir parçası olarak hak verirken milyonlarca insandan sorumlu devlet yönetimi ve hizmetlileri için çok ağır bir yükün varlığı söz konusu.
Ortak düşünce, ortak ihtiyaçlar ile ortak girişim ile yukarıda verilen olgular var olurken sadece bununla bitmiyor yenilikler.
Düşüncelerle büyük amaçlar veya idealler, büyük misyonlar, örgütlenmelerle yine büyük girişimler ortaya çıkıyor geçmişten günümüze. Mesela bizden ve öz geçmişimizden örnek vermek gerekirse bir cihan hakimiyeti Mefkûresi, bir Kızıl Elma, bir Türk birliği, İslâm'dan sonra Nizam-ı Âlem ve Türk- İslâm birliği öz geçmişimizde var olup hâlâ yaşatılma çabası gösterilen büyük amaçlara örnek. Bu konuda bazen başarı elde edip başarısız da olduğumuz zamanlar olsa da bu amaçlar toplumumuz için motivasyon olup geçmişte bu amaçlarla büyük başarılara da imza attık. Bu amaçlarımızın odak noktasına dikkat ettiğimizde birlik ve düzen söz konusu. Zaten İslâm inancını özünde bir huzur, refah ve düzen inancı olarak görüp eskiden beri Türklerin de kesin ve keskin kurallarıyla birlikte düzen ve birlik konusunda yaptıkları ile bir "Düzen Toplumu" olduğunu düşünüyorum. Burada da bir Küresel Güç olma söz konusu ki bu tanım dünyada sadece bizim için geçerli değildir. İlk çağlardan beri küresel ve bölgesel güç olma idealleri Dicle'den Nil'e kadar olan bir coğrafya olarak Bereketli veya Verimli Hilal adı verilen coğrafi bölgelerde de görülüyor.
İlerleyen dönemde Avrupa ve Amerika kitaplarında da bir Küresel Güç olma girişimleri görülmeye başlıyor insanlık tarihi içinde.
Geçmişte Ezoterik, Okültist, Gnostik, Kabalist ve Hermetik düşünce ve inançlar Antik Mısır, Ön Asya, Anadolu, Hindistan ve belki de Çin de var olduğuna inanırken Avrupa'da da kendini gösterdiği bilgilerine ulaşıyoruz.
Antik Mısır'da Amon rahipleri, Yahudilerde Kabalistler, Avrupa da Tapınak Şövalyeleri, Gül Haç, Opus Dei, sonradan Masonluk gibi birçok örgütlenmelerin varlığını öğreniyoruz. Bir de buna Kürşat Berkant'dan öğrendiğimiz İlluminati'yi ekleyelim.
Küresel güç sembolleri olarak görülen Ordu, din ve sermaye gibi unsurlar içinde Ordu'nun ön planda olduğu yüzyıllarda dünyada bir "Türk Etkisi" görülürken son yüzyıllarda ise sermaye önderliğinde Yahudi ve Batı etkisi zamanımıza damga vuruyor.
Dünya da düşünce ve inançlarla başlayan mücadelede Haçlı Seferlerinin büyük bir önemi varken bundan sonra Avrupa da Magna Charta, Rönesans, Reform, Aydınlanma, bazı ideolojiler ya da "İzm" lerin başlangıç dönemi ve ilerleyen dönemdeki sonuçları, Fransız İhtilali, Sanayi İnkılâbı gibi birden fazla durum ile artık dünya da değişimler ve dünya ya etkilerini öğreniyor ve yaşıyoruz. Ama burada da farkına vardığımız batı kaynaklı düşüncelerde ayrıştırma, çatıştırma, materyalizm, sınıf, bencillik gibi öğeler ortaya çıkıyor. Anlıyoruz değil mi bir tarafta birlik, beraberlik, düzen, dayanışma üzerine olan düşünce ve inançlar varken bir tarafta da ayrıştırıcı, çatıştırıcı, düzen bozucu öğelerin düşünce ve inançlarla başlangıcını. Burada dünya da iki taraflı bir mücadele görünürken etkisini hâlâ yaşıyoruz. Burada yine geçmişten ders al ve günümüzü bil sözü akıllara geliyor.
KAYNAKÇA
Prof. Dr. Osman Turan Türk Cihan Hakimiyeti Mefkûresi cilt 2 Turan Neşriyat ve Matbaacılık İstanbul 1969
Tuncar Tuğcu Masonların Saklı Tarihî 2. Baskı Gökçe Kitabevi Kızılay Ankara 2005
Aytunç Altındal Vatikan ve Tapınak Şövalyeleri 5. Baskı 2020 Destek Yayınları
Kemal Akmaral Satanizm ve Masonluk Bilge Karınca Yayınları İstanbul 2010
Kürşat Berkkan İlluminati Bilge Karınca Yayınları İstanbul 2010