Bu satırların yazılış nedenleri arasında üç unsur vardır. Samimi vatanseverlik, samimi Milliyetperverlik ve bu iki unsur kaynağından beslenen derin bir üzüntü. Zincirlerimiz derken kastetmek istediğim bağımlılıklarımız, engellerimiz diyebilirim ki bu durumun bir küresel boyutu olduğunu da düşünenlerdenim.
Mesela BM ve NATO gibi üyeliklerimiz ülkemizin siyasi bağımlılıkları arasında. Ülkemizde küresel şirket ve ekonominin etkisi de var.
Toplumu gözlemlediğimizde ülkenin ilerleme durumuna baktığımızda adaletli olmak gerekirse bazı artılarımızın olmasıyla birlikte üzüntü verici eksilerimizin de olduğunu üzülerek söylemek isterim. Yeterli olmasa da inkâr edilemez teknolojik üretim girişimleri, dış siyasette birlikten yana hareketlilik, bazı küresel durumlar hakkında cesur söylemler, ekonomi çok canlı olmasada canlanmasına dair ileri dönük adımlar artılarımıza dair birkaç örnek.
Yurdumuzda bazı zincirleri kırma çabası görünürken beklenen verim ve ilerleme konusunda tam anlamıyla amaca ulaşamamız biraz üzüntü verici. Son yıllarda salgın hastalıklar, depremler ve ekonomik krizler gibi olumsuz durumların sonucunda toplumda biraz karamsarlık, tedirginlik, bunalım ve biraz toplumsal travmaların etkisi de inkâr edilemez.
Ekonomik ve siyasi sorunlarımız da olduğu gibi toplumda huzur, düzen ve refahı etkileyen unsurların olduğunu yaşayarak ve gözlemleyerek öğreniyoruz. İstihdam konusunda yetersizliklerin ve şartlara bağlı engellerin varlığı da toplum içinde büyük bir risk. Özellikle toplumda birçok ihtiyacı elde etme konusunda yüksek fiyatlara dayalı zorlukların olduğu dönemde bu son verdiğim örnekteki riski göze almakta gerekli.
Bu ülkenin ve toplumun iyiliği için her zaman ön plana çıkardığım unsurların eğitim ve bilinç, kural ve düzen, disiplin ve denetim, denge gibi unsurlar olduğunu yazılarımda dile getiriyorum. Büyük bir aile olarak gördüğüm toplumumuzda da dengeleri aşan maddecilik, bireyselleşme, İlgisizlik, toplumda yükselişte olan Narsistlik, başka topluluklara benzeme gibi olguları da toplumsal bir hastalık olarak düşünüyorum. Bunların çözümü için anlayış, hoşgörü, empati, dayanışma gibi unsurları da sorunlarımızın çözümü için birkaç ilaç olduğunu söyleyebilirim. Toplumu ve siyaseti etkileyen unsurlar arasında Küresel, Materyalist ve Kapitalist sistemin bir zincir olduğunu düşünerek bu zincirlerden kurtulmadıkça toplumda huzur, düzen ve refahın bir ütopya olduğunu daima savunanlardanım. Dini inanca dayalı bilinç, ahlâkî bilinç, millî bilinç, insanî ve vicdani bilinç, insan ilişkilerinde uyumlu olma bilinci, toplumu ve yönetimi etkileyen sistem hakkında bilinç, üretken toplum olma konusunda bilinç ve dayanışma bilinci ile oluşan davranış ve girişimler sorunlarımızı çözme konusunda da tavsiye edilebilir.
Yurdumuz içinde teröre bağlı kayıplarımızla birlikte yurt dışında da bağlarımız olan insanların toplu katliamı ve zulümler içinde ayrıca bir yas tutarken ülkemiz ve toplumumuz için güçlü olmanın da gerekli olduğunu vurgulamak isterim. Toplumda ortak bilinç ve dayanışma ile güçlü olacağımızı savunurken güçlü bir Türkiye'nin de dünyadaki mazlumlar için bir umut olacağına inanıyorum. Geçmişten ders alarak ve günümüz şartlarını bilerek yapılan çalışmalarla geleceğe yön vereceğimize inanmanın bir ütopya olmaması temennisi ile bu yazıma son vermek isterim. Bir kurban bayramı arefesinde biraz buruk olsakta herkes için bilinç, birlik, saygı, huzur ve iyilik dolu bir bir bayram olmasını dilerim.